Aile birliğinin kurulması olan evlenme tüm toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da her zaman önemli sosyal olaylardan biri olarak görülmüş ve benimsenmiştir.
Türk kültüründe; masallarda, halk hikayelerinde ve atasözlerinde evlenme, mutluluğun en üst göstergesi olarak kabul edilmiş ve murada erme olarak tanımlanmıştır.
Türklerde evlenme ve yuva kurma, karşılıklı fedakarlık gerektiren bir durumdur. Bunun için eşler üzüntüde ve sevinçte birlikte olmak, iyi günlerini bölüşmek, kötü ve zor günlere birlikte katlanmak yani bir yaşlıkla kocamak için evlenirler.
Türk kültürü, evlenme gelenekleri ve törenleri açısından oldukça zengin bir tarihi mirasa sahiptir. Yöresel çeşitlilik gösteren bu geleneklerin yerine getirilmesine büyük özen gösterilir. Böylece yaşamın bu önemli olayı, geleneklerin belirlendiği çerçeve içinde, toplumun olunandan geçilerek değerler sistemiyle bir uygunluk sağlanmış olur.
Nikâhsız birlikte yaşam, günümüzde bile kabul edilebilir bir durum olarak görülmemektedir. Evlenme törenlerinin niteliği ve boyutları ne olursa olsun önemli olan ailenin meşru yoldan kurulmasıdır.
Ülkemizde evlenme ile ilgili gelenekler ve törenler, yöresel ayrıcalıklar göstermekle birlikte yine de ana çizgileri bakımından benzer özelliklere sahiptir.
Geleneksel uygulamaların bir bölümü, değişen toplum ve ekonomik koşullara paralel olarak terkedilse bile yine de önemli bir bölümü günümüzde de yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Ailelerin ekonomik durumu, toplumsal kökeni, eğitim düzeyi ve yaşadığı yere göre evlilikle ilgili geleneklerin uygulanma şekli de farklılık göstermektedir.
Geleneklerin en yüksek etki gücü, evlenme şekilleri ve evlenme sürecini oluşturan aşamalarda görülmektedir.